Laiklik, çağımızın en önemli gelişmelerinden, tartışma konularından biri. Dünyada modernleşmeyle birlikte bir laikleşmenin de ileri derecede yaşandığı, yaşanıyor olduğu muhakkak. Modernleşmede önde olan ülkelerde laikliğin nasıl gelişmiş olduğu, toplumda ne tür sonuçlara yol açıyor olduğu ile ilgili ciddi tartışmalar oldu, oluyor. Laikleşme bu ülkelerde sadece devletin topluma dayattığı bir hayat tarzı veya bir baskıcı uygulamalar manzumesinden ibaret değil. Buralarda laikleşmenin sanayi toplumuyla birlikte gelişen kentleşme, çokkültürlülük, ve kozmopolitliğin ürettiği bir sosyo-kültürel boyutu var ve bir siyasal düzenleme boyutundan önce bu boyutuyla öne çıkmış, dikkate konu olmuştur. Kentleşmeyle birlikte farklı kültürel karşılaşmaların başat hayat tarzı haline gelmesiyle birlikte başkalarını nasıl algıladığımız veya başkalarınca nasıl algılandığımızla ilgili temel sorunsal batılı laiklik tartışmalarının en önemli koşullarından birini oluşturur. Laikliğin bir siyasal model olarak önplana çıkması aynı zamanda dinsel hakikat iddialarına karşı güven kaybının yaşandığı bunun neticesinde rölativizmin hakim kültür haline geldiği sosyolojik gelişmeler paralelinde gerçekleşti.