Geçtiğimiz günlerde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İslam üzerine sarf ettiği sözler, içerik ve tutarlılığı itibariyle hezeyan olarak geçiştirilebilecek türden laflar. Ama sözlerin sarf edildiği zaman, ortam ve sarf edenin sicili geçiştirmeye müsaade etmiyor. Psikolojide bilinçaltının da hezeyanların da bir karşılığı vardır.
Macron’un İslam’a atfettiği kriz onun her şeyden önce psikolojik hallerinin bir yansıması. Bir İslam korkusu ve nefreti olduğu çok açık. Kurmak istediği ve kontrol ettiği dünyada mevcut haliyle İslam eğreti duruyor, uyumsuzluk sergiliyor. Kılığıyla, kıyafetiyle, yaşam tarzıyla, felsefesiyle İslam, Macron’un dünyasında hayat konforunu bozan, göz zevkini berbat eden, ruh halini bozan bir fazlalık gibi. Onu tamamen yok etmek gerektiğini söyleyemiyor da, değiştirmek gerekir diyor.