Tamamen sivil inisiyatiflerle ortaya çıkan, gelişen ve çeşitlenen medreseler özellikle Cumhuriyet tarihinde yeraltına çekilerek tektipleştirici kültürel hegemonyaya karşı ciddi bir direniş hattı kurdular. İslami ilimlerin tamamen yok olmasını engellemeye çalışarak asgari bir müfredat çerçevesinde temel İslami ilimlerin hayatta kalmasını sağladılar. Bu yanlarıyla medreseler ölüm-kalım mücadelesi vermekte olan Müslüman toplum için hayati bir teneffüsü yerine getirdiler.
Ancak tabiatı itibariyle tamamen sivil olan ve hiçbir resmi tanınırlığı olmayan bu kurumun bütün İslam toplumunun ilmi ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kendisini geliştirebilmesini, ihtiyaç duyacağı bir reform üzerine düşünüp bunu da yapabilmesini beklemek her şeyden önce medreseye de haksızlık olur. Yapamamıştır, yapamazdı.
Şu anda bile hepsi birbirinden çok değerli, samimi çalışmalar...