Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

Mescid-i Aksa bize sesleniyor

“Zaman daralıyor ve acil bir şeyler yapmak gerekiyor.” Genel yayın yönetmenimiz İbrahim Karagül’ün dünkü yazısında duyurduğu, İslam Dünyasının tamamını bekleyen tehlike adım adım...

24 Temmuz 2017 | 216 okunma

Zaman daralıyor ve acil bir şeyler yapmak gerekiyor.” Genel yayın yönetmenimiz İbrahim Karagül’ün dünkü yazısında duyurduğu, İslam Dünyasının tamamını bekleyen tehlike adım adım yaklaşıyor.

Yaklaşmak ne kelime, tehlike geldi çattı. İsrail’in Müslüman dünyada bir hayatiyet işareti olup olmadığını yoklamak üzere son günlerde cüret ettiği küstahlıklar da bu tehlikenin sinyallerini veriyor. İslam dünyasının kendi içindeki dağınıklığı, hiçbir hayırlı konuda hiçbir etkili ittifak ve işbirliğine yönelmiyor oluşu, Müslüman toprakları da İslam’ın mukaddesatını son derece korunaksız, saldırılara ve işgale açık kılıyor.

Daha önce Körfez ülkeleri artı Mısır’ın Katar’a karşı oluşturdukları ittifak ve hamlenin zannedildiğinden daha büyük gelişmelerin habercisi olduğunu ve önlem alınmazsa bu tehlikenin öncelikle bu ittifakın kapısını çalacağını söylemiştik. Bugün Irak, Suriye, Yemen Mısır ve Libya’da yeterince büyük sorunlarımız var.. Bu sorunlarımıza yeterince eğilmediğimiz sürece her bir ülkedeki gelişmeler eninde sonunda gelip bütün İslam Dünyasını vuruyor. Buralarda İslam ülkeleri birbirlerine karşı mevziler kazanmaya, başkalarının mevzilerine tahrip etmeye çalışırken topyekün tahrip ettiklerinin kendi güvenlikleri, kendi varlıkları olduğundan haberleri bile yok.

İslam ülkelerini birbirlerine karşı kışkırtan her türlü girişime, söyleme ve faaliyete  kuşkuyla bakmak gerekirken ne yazık ki İslam ülkeleri her türlü kışkırtmaya çok teşne. Müslüman ülkeler arasındaki rekabetten, çatışma ve gerilimden tarafların hiç birinin karlı çıkmayacağını görmeleri gerekiyor.

Batılılar ve İsrail’in her kesin mutlu yaşayacağı, insan onuru ve haklarına dayalı bir dünya aradıkları falan yok. Tek düşündükleri kendi çıkarları ve egemenlikleri. ABD Başkanı Trump’ın bütün Körfez ülkelerini nasıl aşağıladığını, onların “egemenlik hakkı” ile nasıl dalga geçtiğini, isteyen internet üzerinden indirip izleyebilir. Körfez ülkelerinin, Irak’ın petrolüne, hem de bedavadan talip olduğunu ve buna zaten haklarının olduğunu söylerken izleyin. O söylemde, o tavırda insani ve sözümona “çağdaş” değerlerden nasıl fersah fersah uzaklaştığını gizlemeye gerek bile görmüyor.

Bu bakış açısı sadece İslam dünyasına değil bütün dünyaya büyük bir tehdittir ve aslında baştan itibaren Ortadoğu politikalarına yön veren temel zihniyet ve duygu bundan başkası değildir. Bu bakış açısı herkesten önce kendisiyle işbirliği yapanlara büyük tehdit. Hele bu işbirliği içinde, bu müttefikin yardımı veya teşviki ile başka bir İslam ülkesine cephe açmak…

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde, Filistin davası 23 Kasım 2024 | 54 Okunma Sömürge kafaların Yusuf Tekin’e garezleri 20 Kasım 2024 | 468 Okunma Değerlerimiz ve biz 18 Kasım 2024 | 144 Okunma Dini, ekonomik ve siyasi değerlerimizin durumu 16 Kasım 2024 | 120 Okunma İnsanlık için basit, İİT ve Arap Ligi için dev bir adım! 13 Kasım 2024 | 324 Okunma