PKK'nın Dağlıca'daki pusulu, tuzaklı kalleşçe saldırısının
detaylarını daha öğrenemeden Iğdır'dan yine aynı kalleşlikte,
mayınlı saldırı sonucunda 13 polisimizin şehadetiyle sonuçlanan
saldırısının haberi geldi. Terör örgütünün bu alçakça saldırıları,
son dönemde kendisinden pek hazzeden Batı dünyasında da ufak çaplı
da olsa bir dehşet duygusunu uyandırmış olmalı. 2 günde 29 cana
kıyan bu teröristlerin belgesellerde romantize edildiği gibi makyaj
yapan, sıradan aşklarını ve hayatlarını yaşayan normal insanlar
olmadıklarına dair ufak da olsa bir dikkat uyandı.
Bununla birlikte hiç kimse terör örgütünün tüm bu eylemleri
arasında Batılıların da olduğu çeşitli aktörlerin desteği olmadan
yaptığına inanmamızı beklememeli. PKK saflarında savaşan “yabancı
savaşçılar” gerçeği bu kirli savaşın en kirli taraflarından birini
oluşturuyor.
Ama tonlarca, üstelik de gelişmiş teknolojideki patlayıcıları terör
örgütünün nereden, nasıl ve kimler aracılığıyla temin ettiği
hususu, altı deşildiğinde bir sürü ilişkiyi barındırıyor. Burada
üzerinde durulması gereken asıl nokta bu terör olaylarına
siyasetçilerin ve medyanın sağladığı lojistik-moral destek.
Başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan özellikle Doğan ve Paralel
medyasının bu terör saldırılarının silahlarına adeta takılmış
susturucu rolünü oynadığını söylüyor ki tam isabet bir
yakıştırma.