Yükselen milliyetçilik hikayelerinin çoğu kez bir devletin veya milletin yükselişinden ziyade kendi içinde daha derin tartışmalara, hatta yarılmalara, çatışmalara işaret ediyor olması milliyetçiliğin sosyolojik handikap-larından. Yükselen milliyetçilik hikayelerinin ardında ciddi bir milli bilinçten, bütün toplumu kuşatacak, ondan yeni bir özne çıkarabilecek bir anlatıdan ziyade, toplumun barışını daha fazla bozacak, toplumsal bütünleşmeyi aşındıracak bir ırkçılığın, bağnazlığın veya yabancı düşmanlığından öteye geçemeyen tepkimelerin çıkması genellikle alışıldık bir durum. Bunu milliyetçi hareketlerin bir ülke bütünlüğünü temin edecek, bir siyasal bedenin organik bütünlüğünü ve işleyişini güçlendirecek bir bilinç, vicdan, anlayış ve vizyondan yoksunluğa bağlayabiliriz.
O yüzden yükselen milliyetçilikler çok nadiren herhangi bir toplumda toplumsal barışa hizmet edecek, toplumu daha da ileriye, birlik ve beraberliğe taşımaya hizmet edecek bir olgunluğu gösterir. Daha ziyade, yarattığı iç düşman tahayyülleriyle toplumun daha ileri dönüşümlerinin, daha da yükselişlerinin önünü kesen bir fren rolü oynaması çok daha yaygın...