Türkiye’nin Afrin’in teröristlerden temizlenmesi ve Suriyeli misafirlerinin bir an önce yurtlarına dönmelerini sağlamak için başlattığı Zeytin Dalı operasyonu bütün dünyada ilgiyle izleniyor. Bu ilgi birileri tarafından takdir ve hayranlıkla birilerinde de kaygı ve korkuyla bir arada tabi.
Takdir edenler, herkesin, işleri sadece daha da karıştırmak, Suriye’yi daha da yaşanmaz bir hale getirmek ve sadece kendi nüfuz alanını genişletmek üzere müdahil olduğu bir krize, Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak, Suriye’yi Suriyelilere bırakmak ve onlar için yaşanabilir koşullar oluşturmak adına hareket ettiğini ayırt ediyorlar.
Türkiye’nin gerçekten de Suriye’nin bir karış toprağında gözü yok. Sadece Suriyelilere ait bir Suriye yeterince Türkiye’dir zaten. Üç buçuk milyon Suriyeliye kapılarını açtığında da gelenlere yabancı muamelesi yapmadı. Onlara da kendilerini ülkelerindeymiş gibi hissettirdi.
Türkiye’yi endişeyle ve korkuyla izleyenler ise, Türkiye’nin bu yaklaşımını görmüyorlar da mı bu korkuyu hissediyorlar? Doğrusu, görseler sanki daha da korkacak gibiler. Çünkü Türkiye’nin Suriye ile ilgisini Rusya’nın veya İran’ın veya ABD’nin Suriye ile olan ilişkisi gibi görüyorlar. Oysa durum hiç de öyle değil. Bütün bu ülkeler Suriye’yi sadece kendi nüfuzları için bir araç, vekaleten savaş için bir alan olarak görüyorlar. Oysa Türkiye, Halep’e bir bomba düştüğünde onu Ankara’ya, İstanbul’a düşmüş gibi hissediyor.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Suriye’ye olan ilgisini baştan beri yanlış yorumladı. Türkiye Suriye’den uzak dursun istedi. Sanki Türkiye Suriye’den uzak durduğunda Suriye de Türkiye’den uzak duracakmış gibi. Suriye’nin Türkiye’nin bir iç meselesi olduğunu bir türlü göremedi. Belki gördüğü için böyle yaptı, bilemeyiz.
Seçim kampanyasını Suriyelileri gönderme vaatleri üzerinde kurdu. Bunu yaparken sol, sosyal demokrat olma iddiasındaki bir partinin lideri olarak ne duruma düşeceğini hiç umursamadan, tehlikeli biçimde yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı kışkırttı. Allah’tan Türkiye hükümetin izlemekte olduğu bu politikayı halk olarak da benimsediğini her fırsatta gösterdi de bu kışkırtmalara gelmedi.