İnsanı insan yapan, insanlık yolculuğunda ilerleten şey bir şeyler işitmeye, işittiklerinden öğrenmeye, öğrendiklerinden kendini değiştirmeye açık olma seviyesidir. Ama hepimiz de biliriz ki insan her zaman işitmiyor, işitse öğrenmiyor, öğrense de bunu eyleme dönüştürmüyor.
Nedir bu farkı oluşturan şey? Kimden ne işiteceğimize, işittiklerimizden ne öğreneceklerimize, öğrendiklerimizden neyi eyleme geçireceğimize kadar geçen süreçte kendi farkımızı ortaya koyuyoruz. Bir kulağımız var ve bu istesek de istemesek de bir şeyleri bize işittiriyor. İstemeden işittiklerimiz ile “bile-isteyerek, arayarak” işittiklerimiz arasında hangi ses, kimin sözü, neremize ne kadar ulaşır?
“Biri ötekinin gelişine nasıl hazırlanmalı? Öteki, öteki olarak, insanın tam olarak hazırlanmadığı kişi değil midir? Hazırlık, ötekini kendi başkalığından kurtarmıyor mu, yani biz hazırsak, o...