Türkiye’de özellikle din, milliyetçilik, vatan gibi kavramlar etrafında tartışmanın kolaylıkla başkalarını ihanetle, sapkınlıkla, hatta dini tahrip etmekle suçlanması kabul edelim ki herhangi bir konuda derinlemesine bir tartışmanın yürütülmesine engel oluyor. Bir fikir ileri sürenin bunu sadece bir fikir olarak, bir düşünce olarak ileri sürmeyeceği, mutlaka ardında başka bir kötü niyet olacağı düşüncesi hemen her kesim tarafından takınılan bir şüphe hâli hâkim.
Hal böyle olunca insanlar fikirlerini geliştirmekten önce kendilerinin referans verilen kurulu inanç, değer veya kurumlara ne kadar sadık olduklarını ispatlamaya daha fazla odaklanıyorlar.
Veya tam tersi oluyor, kendilerini bu kadar kolay yargılayan muhatapların referanslarına basıyorlar isyanı.
Millet, vatan, din, insanları birleştireceğine böylece daha fazla bölen, parçalayan referans değerlere dönüşüyor. Bu milletin sadık mensupları kimlerdir? Bu vatanın gerçek evlatları hangimiziz? Bu topraklara en önce gelenler mi? Çok sonradan gelip vatan için en çok bağırıp çağıranlar mı? Bunun öncesinde vatan nedir? Millet nedir? Milleti tesis ve temin eden esaslar nereye...