CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun baştan sona tuhaflıklarla dolu ABD ziyareti kendisi açısından talihsiz bir olaya dönüşmüş durumda. Kendisi açısından çok kötü planlanmış, hatta zamanlama ve münasebet açısından da kötü düşünülmüş bir ziyaret olduğu çok açık. O, kendisini böyle bir ziyarete ikna edip ziyaret esnasında bu kadar kötü duruma düşürmüş olanlara içten içe bileniyor olmalı.
Hükümet çevreleriyle görüşmesi, bir muhalefet partisi lideri olarak zaten biraz zor olurdu ama en azından bir sürü düşünce kuruluşu, bir sürü sivil toplum kuruluşuyla ve daha kalabalık Türk topluluklarıyla biraraya gelebilirdi.
Neticede milletvekili ve başkanlık seçimlerinde oy verecek önemli sayıda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından oluşan topluluklar bulunuyor ABD’de. Onlarla seçim vizyonunu ortaya koymak için toplantı mutattan sayılırdı ve bundan dolayı kimse onu eleştiremezdi de aslında. ABD’li politikacı arayışıyla, Türkler arasında bulamadığı meşru icazeti en olmadık ABD politikacıları nezdinde aramaktan çok daha anlamlı ve kabul edilebilir bir iş yapmış olurdu. Ama işin organizasyonunu yapanlar bunu bile yapamadılar.
Bırakın bütün bunları bir solcu ABD siyasetçisi Bernie Sanders ile bile önceden planlanmış görüşmenin iptal edilmesinin önüne geçemediler. Bu da yetmiyor alınmış uçak bileti iptal edilerek ve gazeteciler atlanarak düzenlenmiş 8 saatlik bir yolculuğun hikayesi zaten talihsiz geçen bütün gezinin ana hikayesine dönüşmüş oldu. 8 saat gözden kaybolmanın bir habere dönüşmesi ve basına sızdırılması ise işin Kılıçdaroğlu’nu daha fazla ilgilendirmesi gereken yönü.