Epey zamandır Aylık Sosyalist Kültür Dergisi Birikim'in Gezi
hadiselerinden itibaren savrulduğu noktalara dair etraflıca yazmayı
düşünüyordum. Gezi ile birlikte başı dumanlı bir ruh haline
savrulmuştu bütün Birikim yazarları. Handiyse Gezi ile birlikte
daha önce bilinçaltına gömmüş oldukları bütün şiddet destekli
devrim arzuları bilinç üstüne çıkıvermişti. O anlayan, çözümleyen,
diyaloga pek teşne yazarların hepsi Gezi'ye çıkıvermiş, sosyalist
devrimin müjdesini işitmiş şakirtler gibi şen ve coşku içinde, tabi
eylemlerin arasından buldukları fırsatlar ölçüsünde yazılar
döşendiler. İnanılır gibi değildi benim açımdan o yüzden safça
sordum ben de: “solun beklediği Mesih Taksim'de mi inecek?”
diye.
Aslına bakarsanız, AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan Birikim'in
şimdiye kadar özlemini duyduğu, hayalini kurduğu, ama kendisinin
aktörü olamadığı Türkiye ile ilgili fazlasıyla şey yapmıştı. O
yüzden belki AK Parti Türkiye'de milliyetçiliğin alanını kapattığı
kadar solun alanını da kapatmıştı. Hatta bir bakıma sadece solun
alanını değil, bütün muhalefetin alanını da kapatmıştı. Sağcı
deseniz tam uymuyordu, neo-liberal deseniz yine
uymuyordu.