İçinde yaşadığımız (modern veya postmodern) dünyanın bize telkin ettiği en önemli şeylerden biri yaşadığımız gerçekliğin fazlasıyla bize özgü olduğudur. Bu özgüllük, farklılık vehmi kuşkusuz modern insanın kendini aşırı beğenmesiyle ilgilidir. Eskiye doğru gittikçe görebileceğimiz bir parlak fikre veya esere karşı sergilediğimiz hayranlık onları beğenmekten değil, kendimizi beğenmemizden ileri geliyor çünkü eski insanlara aklı, zekayı veya gelişmiş bir fikri yakıştıramayacak hale gelmiş oluyoruz.
Bilgi ile kurduğumuz ilişki, bize yeryüzündeki gerçek konumumuzu öğretmek yerine kendimize hayranlığımızı, kibrimizi ve dolayısıyla cehaletimizi artırıyor. Çok daha fazla malumat sahibi olmamızın, bilgi birikimine çok fazla sahip olmamızın başkalarına bir fark atmamıza yarayacağını sanıyoruz. Böylece meşhur Sokratik bilgelikten yana tam bir gaflete duçar oluyoruz. Aşık Yunus’un deyimiyle ilmin ancak ilmin kendisini ve dolayısıyla insanın kendisini...