Siyaseti halka hizmet etmek, dünyayı veya ülkeyi daha iyi kılmak için olabildiğince “iyi niyet” ile hareket edenlerin centilmence bir yarışı gibi düşünmek herşeye rağmen çok saygıdeğer bir temenni. Belki bu saygıdeğerliği yüzünden bu temenni bile siyaseti daha genel-geçer ve daha gerçek zeminde uygulayanlar tarafından çok fazla suiistimal edilir, araçsallaştırılır ve en kötü niyetleri gizleyen sahte bir söylem olarak kullanılır.
Hayal ve temenniler böylesine bir siyaset ama gerçekte yaşanan siyasetin bir dost-düşman ilişkisi, kıran-kırana bir savaş gibi algılanması ve bu algıya göre düşmana her türlü hilenin, yalanın, dolanın, dosta ise her türlü adaletsizce kayırmacılığın normal görülmesi oluyor.
Giderek insanı insan yapan siyasallık, aynı zamanda insanın en süfli seviyeye alçaldığı bir mecraya dönüşür.