Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

Suriye’de birilerinin sadece çıkarları var, Türkiye’ninse derdi

Suriye’de yaşanan her gelişmenin birinci derecede etkilediği ilk ülke Türkiye. Sekiz yılı aşkın süredir devam etmekte olan bu sorunda bizzat kendi askeri varlığıyla veya vekalet verdiği güçlerle müdahil...

16 Ekim 2019 | 2.498 okunma

Suriye’de yaşanan her gelişmenin birinci derecede etkilediği ilk ülke Türkiye. Sekiz yılı aşkın süredir devam etmekte olan bu sorunda bizzat kendi askeri varlığıyla veya vekalet verdiği güçlerle müdahil olan ülkelerden Türkiye dışında hiç biri kendi izlediği siyasetlerin insani sorunlarıyla bile yüzleşmiyor. Kendi ürettikleri insani sorunları çözme konusunda hiç biri elini taşın altına bile koymuyor. Herkes sadece sorun üretiyor, var olan sorunların daha da derinleşmesine yol açıyor.

Rusya’nın Suriye’de sadece çıkarları vardır, burada onun güvenliğini tehdit eden veya buradaki herhangi bir nüfus hareketliliğinden kendi topraklarına ulaşan bir insan bile olmuyor. Ama Rusya rejimle işbirliği içinde ülkeyi vatandaşları için yaşanamaz hale getiren bütün süreçlerde birinci derecede bir aktör. Uluslararası meşruiyetini Esad rejiminin kendisini davet etmiş olmasından alıyor.

İran’ın ileri sürdüğü gerekçe Siyonizme karşı bir direniş hattını müdafaa. Ama bu müdafaa esnasında siyonizmin daha da fazla tahkim olmasını sağlamaktan başka bir şey yapmazken yine rejimin kendi vatandaşları için Suriye’yi yaşanmaz hale getiren uygulamaların destekçisi hatta bizzat uygulayıcısı oluyor. O da uluslararası meşruiyetini aslında hiçbir ahlaki meşruiyeti kalmamış olan katliamcı Esad’ın onu davet etmiş olmasından alıyor.

ABD ise başta insanlık suçu işlemiş olan Esad’ın devrilmesi ve Suriye halkının kendi topraklarında özgür ve insanca yaşayabileceği bir ortamın oluşturulması gibi güçlü bir uluslararası ittifaka dayanan ahlaki bir gerekçeyle geldiyse de, kısa sürede gelme gerekçesini unutup başka bir gerekçeye sığındı. Bu gerekçe DEAŞ tehdidiydi. 5000 bin mil öteden DEAŞ ABD’yi nasıl tehdit edebilirdi? Ve bu tehditten dolayı ABD sınırlarına kaç Suriyeli mülteci dayandı şimdiye kadar?

Bilakis ABD DAEŞ tehdidiyle baş edeyim, örgütü yerleştiği yerlerden sökeyim derken orada yaşayan sivil halkı da söktü, şehirlerini yaktı yıktı ve yaşanmaz hale getirdi. Teröristten çok sivil halk öldürdü. Burada yaşayamayacak hale gelen sivil halk başta Türkiye’nin olmak üzere Lübnan, Ürdün ve bir kapı bulanlar Avrupa’nın yolunu tuttu. ABD’nin terörle mücadele gerekçesine katılsak bile bu mücadelesinin sorun çözmekten ziyade daha fazla sorun ürettiği açıkça görülüyor. Üstelik ABD ürettiği hiçbir sorunun sorumluluğunu da üstlenmiyor.

Şimdi DAEŞ’e karşı yardımını aldı diye korumaya çalıştığı PYD güçlerine tahsis ettiği alanda insan hakkı ihlallerinin en büyüğü yapıldı, yapılıyor. Esad’ın tehcir ettiğinden daha fazla Arap ve Kürt bizzat kendi desteklediği PYD militanlarınca yapıldı. Türkiye’yi yapmakta olduğu operasyon dolayısıyla insan hakkı ve sivillere zarar endişesini ifade etmesi tam bir yüzsüzlük örneği.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sömürge kafaların Yusuf Tekin’e garezleri 20 Kasım 2024 | 468 Okunma Değerlerimiz ve biz 18 Kasım 2024 | 144 Okunma Dini, ekonomik ve siyasi değerlerimizin durumu 16 Kasım 2024 | 120 Okunma İnsanlık için basit, İİT ve Arap Ligi için dev bir adım! 13 Kasım 2024 | 324 Okunma Ziya Gökalp’in Türkçülüğü, Cumhuriyetin Türkçülüğü 11 Kasım 2024 | 632 Okunma