Suriye’deki krizin 8. yılına girmiş olduğumuz bugünlerde bütün meselenin varıp İdlib sınırlarına dayanmış olduğunun kabul edildiği bir durumdayız. Artık Suriye’nin ne olacağı değil, idlib’in ne olacağını konuşuyor herkes.
Rusya, İran ve Rejim troykası için İdlib sorunu da kendi istedikleri gibi halledildiği takdirde ortada bir mesele kalmamış olacak. Tabi İdlib’de bu troykanın öngördüğü çözüm İdlib’e sivil-terörist ayırt etmeden gerçekleşecek bir hava saldırısıyla onbinlerce insanın ölümü, şehrin harap edilmesi ve 3,5 milyon şehir ahalisinin şehri terk edip mülteci olarak kaçabilecekleri yere kaçmalarından başka bir sonuç vaat etmiyor.
Bu gerçekleştiğinde onlar açısından sorun çözülmüş olacak ama neticesi bir soykırım olacak bir çözüm bu. Arkasında 1 milyon insanın üstünde ölüm, milyonlarca yaralı ve kayıp, ülke halkının yarısından fazlası mülteci olmuş bir çözüm.
Bu çözüm herşeyden önce başta Türkiye ve Avrupa olmak üzere dünyanın geri kalanına büyük sorunlar üretiyor. Kendi muhalifinden kurtulmak adına rejimin İran ve Rusya yardımıyla girişmeyi düşündüğü bu katliamların ne kendisi için ne de genel olarak bu Troyka’nın kendisi için ne de hiç kimse için bir çözüm olmayacağını yüksek sesle haykıran tek ülke Türkiye.
Aslında bu konuda işin ciddiyetini fark etmiş bir Avrupa yok değil ki, her vesileyle bu konuda Türkiye’ye destek açıklamaları yapıyor. Bu üstelik, son zamanlarda Avrupa’dan yana Türkiye’ye dair duymayı unutmuş olduğumuz şaşırtıcı güçte bir destek. Şaşılacak bir destek değil ama. Doğrusu, idlib’de İran ve Rusya’nın desteğiyle tekrarlanacak yeni bir katliamın Türkiye’ye taşıması muhtemel yeni göç dalgasının Türkiye’yi fazlasıyla aşacağını onlar çok iyi biliyor.
Böylesi bir yeni dalganın doğrudan AB’nin beka sorununa dönüşeceğini de çok iyi görüyor Avrupalılar. Yoksa, ne yazık ki, İdlib’de yaşanacak katliamlara dair kaygıları insani değil tamamen kendilerine vereceği bu zarar. Nitekim, bundan önce de bir milyon insanın ölümü ve on milyonun üstünde insanın tehcirine yol açan gelişmelere karşı da duruşları ilkesel değil, tamamen kendilerine değen tarafıyla oldu.