İnsanları bilim yapmaya, felsefe yapmaya sevk eden veya hurafelere, dinselliğe, mitolojiye, akıldışılığa karşı bilimsel ve felsefi düşünmeye sevk eden amiller vardır. Bu motivasyonun akli, bilimsel veya felsefi bir keşif veya bir motivasyon olduğunu zannedenler çoğunluktadır. Oysa bilim adına, hatta akıl adına üretilen hurafeler ile tarih boyunca din adına üretilen hurafe ve mitolojiler birbiriyle yarışır orandadır. Bunun böyle olmadığını aslında bilimselci iddialarda bulunanlar bile kısa süre içinde fark ettiler ve negatif diyalektikler üzerinde durmaya başladılar.
Ünlü bilim felsefecisi Paul K. Feyerabend insanları bilimsel davranmaya sevk eden amillerin hiç de bilimsel olmadığını, akılcı olmaya sevk eden motivasyonların da hiç de akılcı olmadığını “Akla Veda” kitabında oldukça veciz bir biçimde ifade etti. Tabi akılcılığın teolojisinin yapıldığı Aydınlanma dönemi filozoflarından David Hume, Jean-Jacques Rousseau gibi düşünürler de saf aklın hiçbir zaman doğada bulunamadığından epey bahsettilerse de bütün bir Aydınlanma gürültüsünden geriye artık tapınılan akıl ve bilim...