Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

Tamamına sahip olabiliyorsa, bölünmeyi kim neden ister?

Barzani’nin bağımsızlık için referandum girişiminin kendisi açısından ve bölge açısından hiç beklenmeyen etkileri oldu ve olmaya da devam edecek. Belki ilk görünen etki bağımsız bir...

28 Ekim 2017 | 145 okunma

Barzani’nin bağımsızlık için referandum girişiminin kendisi açısından ve bölge açısından hiç beklenmeyen etkileri oldu ve olmaya da devam edecek.

Belki ilk görünen etki bağımsız bir Kürdistan girişiminin zannedildiği kadar uluslararası bir teveccühe sahip olmadığı ve böyle bir projenin gerçekleşmesine çok yaklaşıldığı bir dönemde atılan bu adımla bu projenin bir fikir olarak bile uzun süreliğine askıya alınmak durumunda kalmasıdır.

Doğrusu ABD’nin Suriye’de PYD ile sahnelemeye çalıştığı oyuna bakıldığında bu test edilmesi gereken bir gözlem sonucu olarak ortada duruyor. ABD’nin DEAŞ’la mücadele adına orantısız şekilde silahlandırdığı PYD güçlerine yaptırmaya çalıştığı şeyin ne olduğunu bu aşamada sormak referandum sonrası ilk gözlem sonuçlarımızı farklı değerlendirmemize yol açabilir. ABD, terörist olan ve NATO’da kendi müttefiklerine karşı savaşan bir örgütü bu şekilde silahlandırırken sistematik olarak bu örgüte alan açtığı yerlerde etnik temizlik de yaptırıyor. Rakka’nın DEAŞ’tan kurtarılmış olmasının resmi, taş üstünde taş kalmamış bir harabe-şehir resmidir.

Bu şehrin harabelerine ABD tarafından muzaffer kahramanlar gibi sokulan PYD militanları üstüne tüy dikercesine bir de APO fotoğraflarını yerleştirmişler. Aslında havadan bombardımanlarla bir şehri bu hale getirmek için hiçbir kara örgütüne ihtiyaç da yok. Zaten ortada kurtarılmış bir şehir yok, sadece insansızlaştırılmış ve yeniden inşa edilmeye hazır yıkık bir virane kalmış.

Halkının neredeyse tamamı Arap olan bu şehre PYD’yi yerleştiren ABD için Suriye’nin geleceği için nasıl bir vizyon tahmin edebiliriz? Bu vizyonda Suriye’nin Kuzeyinde bir terör koridorunun haritası şimdiden görünmüyor mu?

Burada soru, ABD’nin Kürtler adına Barzani’ye, en azından görünürde, açmadığı alanı PYD’ye neden açıyor olduğudur. Bu noktada da Barzani ile PYD arasında bizim önemsemediğimiz kadar bir farkı ABD’nin fazlasıyla önemsiyor olduğu anlaşılıyor. Peki, PYD’ye kurdurulacak olan ve işlevi itibariyle bir terör koridoru olacak olan sözümona Kürt devletinin gölgesinde Kuzey Irak’ta Barzani’ye alternatif bir Kürt devletine karşı ABD’nin veya başka aktörlerin tutumu farklı olacak mıdır? Bu soru bölgenin geleceği ile ilgili hesaplar yapılırken dikkate alınması gereken hayati bir sorudur.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde, Filistin davası 23 Kasım 2024 | 54 Okunma Sömürge kafaların Yusuf Tekin’e garezleri 20 Kasım 2024 | 468 Okunma Değerlerimiz ve biz 18 Kasım 2024 | 144 Okunma Dini, ekonomik ve siyasi değerlerimizin durumu 16 Kasım 2024 | 120 Okunma İnsanlık için basit, İİT ve Arap Ligi için dev bir adım! 13 Kasım 2024 | 324 Okunma