Toplum hakkındaki algılarımız, başka her şeyle ilgili olduğu gibi, toplumla ilgili veya topluma dair yaşadıklarımızdan etkilenerek oluşur. Toplumu algılarımızla özdeşleştiririz, oysa algılarımız çoğu kez sadece bizim algılarımızla, onlar da kendi tecrübelerimizle ilgilidir. Yeni tecrübelerimiz algılarımızı da değiştiriyor, ama bu değişim sadece kendi içimizde yaşanan bir değişim olarak kalıyor.
Oysa sosyal gerçekliği daha iyi anlamak, olduğu gibi görmeye çalışmak için sosyoloji icat edilmiş. Sosyoloji icat edilmeden önce insanların toplumla ilgili daha nesnel veya daha gerçekçi bir algıları hiç oluşmuyordu demek değil bu elbet. Topluma dair tasavvurlar, tarih bilimi altında bir şekilde ifade ediliyordu.
Toplumların doğuşu, gelişimi ve çöküşünün izlediği bir yol, bir yasa bir sünneti tespit etme arzusu hep var olmuştur. Kur’an’ı Kerim’in tam da bu fikri ilham eden Sünnet kavramı İbn Haldun’a ilham...