Uluslararası ilişkilerde bir ülkenin gücünün bir şeye yetmesi o gücü istediği gibi kullanabileceği anlamına gelmiyor. Güç uygulaması, karşısında bir başka gücü de harekete geçirir ve bu durumda güç kullanmanın maliyeti kendi gücünün sınırlarına hızla ulaşmak ve tüketmek olur.
ABD şu ana kadar uluslararası düzeyde sahip olduğu gücü her zaman pervasızca kullanıp bunu ele güne göstermiş olmasına borçlu olmamıştır. Bilakis bu gücü kuralsızca kullanmayacağına dair verdiği güvene, dostunu düşmanını iyi ayırt etme ve gücünün kullanımının kontrol altında olduğu konusunda verdiği güçlü izlenime dayanmıştır. Bu anlamda en büyük güç güvenilirliktir.
Trump yönetimindeki ABD’nin özellikle Türkiye’ye karşı siyasi ihtilafında doları ve ticari vergileri bir koz olarak kullanmaya başlaması, hem kendisine hem de dolara olan güveni tamamen tüketmiş oldu. O yüzden Türkiye’ye karşı operasyonun ABD yönetimine en büyük maliyeti bu güvenin yitirilmesi oldu, ama bu, kaybın tamamı değil, başlangıcı.
Aslında ABD siyaseti açısından ne olursa olsun kullanılması akla bile gelmemesi gereken veya hiç gelmeyen bir özerk varlık olarak sunulmuştur dolar. Ama hiçbir zaman sunulduğu gibi kendi alanında özerk bırakılmamış, her zaman örtük operasyonların kozu veya silahı olmuştur dolar, ama bugün yaşanandaki fark bu işin çok pervasızca ve alenen yapılıyor olması.
Bu da, dünyadaki bütün uluslararası güçlere dolara karşı isyan için gökte aradıkları fırsatı yerde sunuyor. Dolardan çıkma niyetinin veya teşebbüsünün bir ülkenin veya liderinin sonuna mal olduğuna dair ne efsaneler duyduysak, bundan sonra bu işin o kadar da zor olmadığına dair olağan senaryoları bol bol duyacağız. Bundan sonra doların çöküşünün kaçınılmaz bir hale geldiği bir sürece girmiş oluyoruz.
ABD siyaseti açısından ne olursa olsun kullanılması akla bile gelmemesi gereken bir alan da hukuk alanıdır. ABD’de hukuk aygıtının siyasetten bağımsız olduğuna dair efsaneler Amerikan efsanesinin kendisinden daha katıdır. ABD başkanlarının bile gereğinde işbaşındayken de yargılanabildiği örnekler bu efsaneyi iyice pekiştirmektedir. Oysa orada da hukukun bazen başkanlardan bağımsız olması siyasetten tamamen bağımsız olduğu anlamına gelmiyordur.