Türklerin tarihte İslam birliğini asırlarca temin etme ve dünya sahnesinde bir kültür ve medeniyet olarak temsil rolünden I. Dünya savaşının sonunda çekilmesinden sonra İslam dünyası fiilen darmadağınık bir hal almış oldu. Fiilen dünya nüfusunun üçte birine yakın bir kesimini oluşturan ve dünyanın her yanında var olup bir kıbleye yönelen Müslümanlar, siyasi olarak hiçbir temsil imkanına sahip olmadıkları için kültürel olarak da bir varlık ortaya koyamıyorlar.
Mağribli düşünür Dr. Kemal el-Kasir’in geçen yazımızda değindiğimiz Al-Quds al-Arabi’de yayınlanan “Kapalı Kültürel Paradgimaların Çöküşü: Türkiye için nasıl bir Rol?” ile “İslam Dünyasının Türkiye’ye ne İhtiyacı Var?” başlıklı yazıları başka yazılarıyla birlikte, İslam dünyasının mevcut durumunu iki kapalı paradigma arasında sıkışmış bir İslami söylem için Türkiye’den daha geniş bir açılım beklediğini ifade ediyor. Ona göre...