Türkiye erken seçim tartışmalarına yoğunlaşmış, muhtemel adaylar için son kulvara büyük heyecanlar, savrulmalar ve sürprizlerle girilirken, Avrupa cenahında, Strasbourg’da da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) dönem toplantısı gerçekleşiyor.
Ani gelen seçim kararı dolayısıyla zaten Türkiye’den sınırlı bir katılımla gerçekleşen AKPM’de bir yandan Avrupa içinde yaşanan sorunları gözlemlemek mümkün, bir yandan da tabii ki Türkiye’ye yaklaşımlardaki seyri izlemek…
Geçtiğimiz dönemde AKPM bünyesinde her yıl verilen Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülünün geçtiğimiz yıl FETÖ yapılanmasına üye olduğu gerekçesiyle yargılanmakta olan YARSAV aski Başkanı Murat Arslan’a verilmesi skandalı üzerine Türkiye ile AKPM arasında ciddi bir sorunlu döneme girilmişti.
Türkiye kurucuları arasında olduğu AKPM’nın birkaç yıldır ana sponsorları arasında bulunuyordu. Daha önce terör örgütlerine açtığı alan, bilahare Türkiye’yi zorlama bir rapor sonrası izlemeye alma kararının üstüne bir de bu büyük yanlış eklenince Türkiye ana sponsorluktan çekilerek, diğer üye devletlerle aynı yükümlülükler noktasına çekilince, AKPM bir çok alandan, harcamadan, istihdamdan kısmak zorunda kalmış oldu.
Genelde Avrupa demokrasisinin, özelde de AKPM’nin en önemli sorununu AKPM Genel Sekreteri Thorbjørn Jagland Ocak ayı Genel Kurul açılış konuşmasında popülizm olarak açıklamıştı. Bu popülizmin Türkiye’yi etkileyen yanı, halk arasında geçer akçe haline gelmiş olan İslamofobia veya Türkofobia’ya (bugünlerde Erdoğanfobia’ya) karşı Avrupalı politikacıların çok kolay teslim olmaları, ve İslam, Türkiye ve Erdoğan aleyhine herşeyi, işin aslını bilmeden ve sorup soruşturmaya zahmet etmeden hemen satın almaları. Bu rağbet, politikacıların toplumda bir ideoloji haline gelmiş olan bu genel trende popülist bir teslimiyetleri olarak görülebilir ancak..
Bu yıl da Murat Arslan vakasını aratmayan bir büyük yanlışla başladı AKPM toplantıları.