Türkiye’nin, büyüdüğü oranda bölgesel ve küresel düzeyde daha büyük tehditlerle, gerilim ve çatışmalarla yüz yüze kalması kaçınılmaz bir şey midir, bir dış politika başarısızlığı mıdır? Bu sorunun doğal olarak, son zamanlarda Türkiye’ye atfedilen “yalnızlık”, “kuşatılmışlık” gibi bakış açılarına tersinden bakmayı teklif eden bir yanı var elbet. İşin aslı, olaya nasıl baktığınızın gelişmeleri nasıl gördüğünüzü kesinkes belirliyor olduğudur.
Türkiye, yüzyıllık tarihinde hiç olmadığı kadar aktif bir dış politika uyguluyor ve bu aktivite ister istemez bir çok cephede bir çok aktörle karşı karşıya getiriyor. Olayın belki en nesnel şekilde görüleceği yer Türkiye’nin ihracat rakamlarıdır. 35 milyar dolardan alınan ihracatın bugün 180 milyarı geçmiş olması karşınıza kaçınılmaz olarak bir çok rakip çıkarır. Hele bu rekabet konusunun bir kısmının savunma sanayii alanında olması…