Türkiye’de yükseköğretimle ilgili herhangi bir olumlu gelişmeyi duymaya tahammül etmeyen insanların varlığı malum. Olumlu bir gelişmeden, bir boyuttan söz edilirse hemen en olumsuz ağızlarını açıp bütün gelişmeleri önemsizleştirenlerin nasıl bir yükseköğretim seviyesini hayal ettiklerini zaman zaman soruyorum. Mesela üniversitelerin yirmi yıl önceki seviyesi mi? 40 yıl önceki mi? Altın Çağ addettikleri Cumhuriyet dönemini mi?
Bir de hangi açıdan mesela?
Üniversiteleşme seviyesi açısından desek, hoca başına düşen öğrenci sayısı açısından desek, uluslararasılaşma seviyesi açısından desek, hocaların araştırma ve yayın sayı ve kaliteleri ve aldıkları atıflar açısından desek, araştırma ve...