Yeni yılda milletçe ve şiddetle ihtiyaç duyduğumuz şey toplumsal beden bütünlüğümüzün ve sağlığımızın temini. Bu konuda geçmişten bugüne devraldığımız veya devralırken değiştirmek ve düzeltmek yerine inşasına ve pekişmesine daha da katkıda bulunduğumuz alışkanlıklarımız, ne yazık ki umut verici görünmüyor. En ufak bir konuyu bile birbirimize sövmenin, kin ve nefret kusmanın vesilesi kılmak siyasal söylem ve kültürümüzün bir parçası olmaya devam ediyor demiştik.
Birbirimizden bir şeyler duymak, anlamak yerine birbirimize karşı konuşlanmak daha kolay bir konfor sağlıyor. Belki siyasetin hatta toplumsallığın tabiatı bu. İnsan olan yerde hilaf var, ihtilaf var, çatışma, rekabet, haset ve çekemezlik var ve bu ünsiyet dediğimiz insanın daha asli özelliğini bastırıyor.
İnsanın yeryüzünde “halife” olmasının keyfiyeti, yaratıcının sureti olmaktan ziyade birbiriyle “hilaf” içinde olmayı daha fazla tazammun...