Türkiye’nin 20 yıllık AK Parti iktidarını ve liderini “yıkmaktan” başka bir vaadi olmayan ve bu motivasyonla 12 aydır toplanıp duran altılı masaya dair konuşabildiğimiz tek şey bir aday çıkarıp çıkaramayacaklarıydı.
Dışarıdan bakanlar devirme amacını ve niyetini takıntı haline getirdikleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidardaki varlığının CHP’li yıllarda olduğu gibi “halka rağmen” olduğunu zanneder.
Oysa AK Parti kurulduğu günden itibaren bu halkın, bu milletin desteğiyle, onayıyla hatta talebiyle bu ülkeyi yönetiyor. Muhalefetin en şiddetli şekilde eleştirdiği her ne yaptıysa ilk seçimde bunun değerlendirmesi halka sorulmuş ve halk toplamda görevine devam etmesine karar vermiştir. O yüzden bugün “Erdoğan’ı yıkmak”tan başka bir hedef ortaya koyamayanların siyasi dili kaçınılmaz olarak “halka karşı” olmak durumunda kalıyor.
Ne yaparlarsa yapsınlar ne isterlerse istesinler “halka karşı” eski dahili ve harici vesayet kurumlarını canlandırmaktan öteye geçemiyor ufukları ve söylemleri.
Sözümona “manifesto” işlevi atfettikleri mutabakatnameleri sayesinde somut olarak konuşulabilecek bir...