Samimiyet. Hem çok tanıdık bir duygu hem de dostluk gibi, yokluğundan çok şikâyet ettiğimiz bir erdem. Herkesin mutlaka samimiyetle ilgili deneyimleri, kendine özgü tarifleri veya algıları vardır. Ama nasıl oluyorsa, bu kavramdan söz açıldığında birçok kişi çağımızda yitip gitmiş bir değer olarak iç geçirebilir.
Tam da bu iç geçirme, samimiyetin derinlerde nasıl bir erdem olduğunu hatırlatır, hissettirir. Her şeyin ticarileştiği, ölçüye ve protokollere bağlandığı, rasyonelleşme ve bürokratik kuralların yeterince kurtarıcı olduğunun düşünüldüğü, çıkarların her şeyin üstünde tutulduğu ve adeta kutsandığı bir dünyada samimiyet ancak nostaljik bir iç geçirme ile anılabilir. O yüzden bu iç geçirme bir yitik değer, geçip gitmiş yıllara ait bir masumiyet anısı olarak düşünülür.
Büyümemizle birlikte iyice kirlenmiş olduğuna şahit...