Resmi rakamlara göre şehrimizde geometrik çoğalma eğilimi gösteren köpek nüfusu yüz binin üzerinde. Eskiden Konya yolu üzerindeki mezbahanın çevresinde toplanırlardı, son yıllarda şehrin merkezine dağıldılar. Saray yapılmadan önce Çiftlik taraflarında büyük koloniler hâlinde yaşarlardı. Özellikle kış aylarında ve Eyyam-ı Bahur günlerinde (31 Temmuz-7 Ağustos) saldırganlaşırlar. Yıllar önce Oran’da saldırıya uğrayan bir Alman kadın kan kaybından öldü. Bir keresinde de Çayyolu’nda saldırıya uğrayan İranlı bir adam, benim tahminime göre kalpten gitti. Yakın zamanlarda, özellikle Yenimahalle taraflarında kanlı olaylar yaşandı. Bu arkadaşlar gün doğarken harekete geçerler. Özellikle bisikletçilerle uğraşırlar. Yolu kesip, kuşatma yaparlar. Başlarında liderleri vardır. Onu hemen tanırsınız. Hırçın bir sesle havlar, beyaz dişlerini gösterip hırlayarak yaklaşır. Geçişleri kapamak için diğerlerini öyle bir yönlendirir ki görseniz şaşarsınız; kitlesine hâkimdir, onları kışkırtır, sessiz ve hareketsiz kalanları omuz darbeleriyle uyarır, safta toplar. Böyle durumlarda hemen bisikletten inmeniz, saygılı reveranslar yaparak, çömelip kalkarak, sakinleştirici el kol hareketleriyle dikkatlerini üzerinizde toplamanız gerekir. Sakin fakat yüksek bir sesle “Ankara’nın kahraman köpekleri, sevgili arkadaşlar!” diye başlayan kısa bir hitap da etkili olur. Bakışlarını üzerinize sabitler, başlarını iki yana döndürüp kulaklarını sallayarak sizi dinlerler. Onlara saygı göstermeniz gerekir. Taş atmaya, dayılanmaya kalkarsanız fena yaparlar. Bazı gruplar zamanla size alışır, gösteri niteliğinde biraz bağırıp çağırdıktan sonra yol verirler. Bu kez sürgüne gönderildikleri yerlerden, Elmadağ tarafla...