İnsanlar sokakta vur patlasın çal oynasın slogan ve göbek atarken, Marx’ın sözünü ettiği “kanatlarını sadece alacakaranlıkta açabilen Minerva’nın baykuşu” gibi kasvetli düşüncelere gömülmek nasıl bir kaderdir?
Geçmişe baktığım zaman toplu sevincin parçası olabildiğim zamanların pek az olduğunu görüyorum. Bunların ilki 12 Mart Muhtırası’nın (1971) verildiği gündür. Siyasal’ın kantininde kısa süren bir neşe patlaması olmuştu. Beklenen devrim başlamış gibi görünüyordu. Tabiî o sırada kimse 9 Mart’ta hesabımızın kesildiğini bilmiyordu.
1986-91 arasında da toplu bir umut ve sevincin parçası oldum. 12 Eylül rejiminden çıkışta bütün sosyalist solu birleştirmek için yola koyulan birleşik sosyalist parti, 24 Ocak kararlarının ezdiği işçi sınıfının ansızın serbest kalmasıyla başlayacak müthiş bir devrimci sürece önderlik edecekti.