Sistem partilerinin büyük rant paylaşım savaşı yarın
sonuçlanacak. Seçim kampanyası birkaç özelliğiyle hatırlanacak.
Birincisi, araştırma şirketlerinin tırsmış olmasıdır. En bağımsız
görünen kuruluşlar bile ayrıntılı rakamsal analizden kaçındılar.
Seçim anketi yapmadıkları zaman firmalara piyasa araştırması
yaptıkları dikkate alınırsa, bu mecalsizliği anlamak mümkün. Ne de
olsa AKP dört yıl daha iktidarda kalacak, her türlü baskı
mekanizmasını elinde tutarak ekonominin çarklarını döndürecek. En
azından bu Cumartesi gününden bakıldığında öyle görünüyor;
zincirleme erken seçimler sürecine girip girmeyeceğimizi yarın
anlayacağız.
İkincisi, siyasî parti genel başkanlarının yerel yönetim adaylarına
omuz atarak öne geçmeleridir. Üçüncüsü, Cumhur İttifakı’nın merkez
medyayı yurttaşları bunaltacak ölçüde hunharca ve halkı galeyana
getirerek kullanmasıdır. Buna devlet imkânlarının seferber
edilmesini, iktidar partisine bağlı belediye çalışanlarının
bindirilmiş kıtalar hâlinde mitingden mitinge taşımasını da eklemek
gerekir. Siyasî iktidar, seçilmesi hâlinde sakıncalı bulduğu adayı
görevden alacağını, hatta bazı partilerin genel başkanlarını hapse
attıracağını söyledi. Kamuoyu ana muhalefet partisi genel
başkanının idam edilip edilmeyeceğini bile tartıştı. Kuralsız bir
güç gösterisi sergilendi.
Kampanya boyunca “beka sorunu” her şeyin üzerine çıkarak sürece
hâkim oldu. İktidar cephesi, Türkiye’nin ağır bir beka sorunu
olduğunu savunarak oy istedi. Karşı blok, Türkiye’nin değil sadece
iktidarın beka sorunu olduğunu söyleyerek karşılık verdi
Aslında hem Türkiye’nin hem de AKP iktidarının beka sorunu
va...