İstanbul AKP için çok önemliydi. Türkiye’nin en büyük örneklem kümesi, bütün illerden göç alan dev metropol, finans ve turizm merkezi; AKP’nin mimarisiyle, kent düzenlemesiyle kendi ideolojisini yansıtmak için yıllardır hunharca dönüştürmeye çalıştığı, sayın Reis’in son dönemeçte kurtarmak için insanüstü bir gayretle her semtinde nutuk attığı bu kent, sonuç ne olursa olsun kaybedilmiştir. AKP en büyük direnç noktasından yoksun kaldı. 31 Mart’ın simgesi olan Topçu Kışlası hayaleti kentin üzerinden kalktı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni devre dışı bırakma tehlikesi taşıyan “çılgın proje” suya düştü. Seçimlerin en önemli ve en güzel sonucu budur. AKP kenti vermemek için elbette sonuna kadar direnecektir. Çünkü orası bir direnç noktası. İstanbul’un kaybı AKP için sonun başlangıcıdır. Sayın Binali Yıldırım, “Ben kazandım” dediği anda Anadolu Ajansı’na veri akışı kesildi, İçişleri Bakanı İstanbul’a koştu. Fakat her ne yaparsa yapsın, AKP İstanbul’u kaybetmiştir ve bu başa baş noktasından itibaren düşüşü başlamıştır. Atı alan Üsküdar’da tökezlemiştir! Ankaralı seçmen Mansur Yavaş’a mecburen oy verdi. Şimdi Ankara’da, belediyenin devir tesliminden başlayarak CHP’nin desteğinde bulanık bir ülkücü kadro ile AKP’nin yerleşik kadroları arasında bitmeyen bir itişmeye tanık olacağız. Fakat her şeye rağmen kentimizde de AKP’nin direnç noktasının kırıldığı açıktır. Sayın Reis, balkon konuşmasında şöyle dedi: “Bakıyorsunuz Ankara’da ilçelerin çoğu AK Parti’de, Cumhur İttifakı’nda. Şu anda İstanbul’da, buraya h...