Son itiraz fayda etmez. Siz “son itiraz”ınızı yaptığınız zaman
muhatabınız birincisinden başlayarak bütün itirazlarınızı başvuru
tarihleri ve sonuçlarıyla birlikte önünüze koyar. 21 Ekim 2007’de
Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesi için referandum yapıldı. 12 Eylül
2010’da Anayasa değişikliği ve Yargı’nın yeniden düzenlenmesi için
bir referandum daha yapıldı. Bu yoklamaların öncesinde ve
sonrasında yeterince itiraz edildi. Şimdi kimin hangi itirazı
ne kadar inandırıcı olacak?
Mevcut hükümet; aslında hükümet değil, kimsenin
tanımlayamadığı o şey, çok uzun bir süre içinde, evreler
halinde yerleşerek ve mevcut idari sistemi ve siyasî toplumu
harmanlayarak, itirazlar karşısında her zaman bir adım gerileyip
birkaç adım ilerleyerek kuruldu. İktidar adım adım idari
kadrolarını oluşturdu, yasaları değiştirdi, seçmeni müşteri hâline
getirerek seçimleri kazandı. Seçimleri kazandığına dair kuşkuların
da üstesinden gelerek ilerledi.
Kimse bu uzun sürecin gizli komplolarla bu noktaya geldiğini
söyleyemez. Sayın Kurucu Başkan her zaman açık sözlü oldu. Daha
Belediye Başkanlığı döneminde demokrasinin kendisi için bir amaç
değil araç, istediği durağa geldiği zaman ineceği bir tramvay
olduğunu söyledi. Daha üç yıl önce, “Bir anonim şirket nasıl
yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir,” demedi mi? İşte
size yönetim şemasıyla, başkanı ve mütevelli heyetiyle bir anonim
şirket!
1955’te Adnan Menderes partisinin Meclis Grubu’nda, “Siz öyle
güçlüsünüz ki şu anda isterseniz Anayasa’yı bile değiştirebilir,
hilafeti bile getirebilirsiniz” demişti. İşte şimdi referandum
yoluyla hilafetin...