Köklü siyasî akımlar mücadele bayrağını genç kuşaklara
devrederek tarihin içinde yol alırlar. Onlara gelenek özelliği
kazandıran şey her şart altında bütün zorluklara direnerek
sürekliliği sağlamaktır. Devir teslim töreni, zamanı geldiğinde
yapılır ve elbette yaşlı kuşağın o zamana kadar sürdürdüğü direnç
ve bayrağı taşıma kararlılığı sayesinde mümkün olur.
Koşullara göre stratejiler, taktikler, siyasî söylem, her şey
değişebilir. Fakat bütün bunların altında asla değişmeyen ve
harekete süreklilik kazandıran geleneksel, temel bir çizginin, bir
düşünce sisteminin varlığı gerekir.
Vatan Partisi’nin geçen Cumartesi günü Cumhurbaşkanlığı adayını
seçtiği Olağanüstü Kurultay’da yirmili yaşlarındaki Divan Başkanı,
Aydınlık geleneğine süreklilik kazandıran geleneksel çizgiyi şu
sözlerle açıkladı:
“Vatan Partisi, Yeni Osmanlı Cemiyeti’dir. Namık Kemal’dir,
Şinasi’dir, Mithat Paşa’dır. Vatan Partisi, İttihat ve Terakki’dir.
Talat Paşa’dır. Enver ve Niyazi Beylerdir. Halil Kut’tur. Vatan
Partisi, Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’dır. Şefik
Hüsnü’den Reşat Fuat Baraner’e uzanan ısrardır. Vatan Partisi,
Atatürk’ün Cumhuriyet Halk Fırkası’dır.”
Türkiye’de böyle sentez yapabilen başka bir parti var mı? Bence
var. AKP de kendi geleneksel çizgisini şöyle açıklayabilir:
“AKP, Hürriyet ve İhtilaf’tır, Derviş Vahdeti’dir, İngiliz
Muhipleri Cemiyeti’nden BOP eşbaşkanlığına uzanan çizgidir. Sait
Molla’dır, İskilipli Atıf’tır, Derviş Mehmet’tir. AKP, Saidi
Nursî’den Fethullah Hoca Efendi’ye uzanan...