Şimdi diyeceksiniz ki arkadaşın kafası iyice karıştı. Doğrudur.
Mevcut net fikirlerden birini seçsem rahatlayacağım fakat bünye
müsait değil. Nitekim “Sadece Kitlelerin Talepleri Önemlidir”
başlıklı yazımı bazı arkadaşlar “kitle kuyrukçuluğuyla” eleştirince
kafam iyice karıştı.
Aslında gâvurcadan gelen “ouvriérisme” (kuyrukçuluk) sözcüğü, işçi
sınıfı her ne yaparsa doğru yapar, şeklinde bir anlayışı ifade
eder. Bizim örneğimizde kitleler söz konusu: kitleler her ne
yaparlarsa doğru yaparlar, her talepleri gerçekçidir ve
savunulmalıdır gibi...
Kitlelerin her söylediği, her yaptığı elbette doğru değildir.
Kitleler şeriatı da savunabilirler. Allah’ın kitabı dururken medeni
kanuna, ceza hukukuna ne gerek var, diyebilirler mesela.
Fransa’daki gibi talepler oluşturup, topluca manevralar yaparak
hükümeti hizaya getirmeye de çalışabilirler. Ya da Sudan’daki gibi
İhvanı Müslümin şeriatına başkaldırırlar. “Amerika değil, isterse
şeytanın büyükannesi gelsin, yeter ki bunlardan kurtulalım” bile
diyebilirler. Ya da hesaplar tutmaz. Sen “turuncu devrim” yapsınlar
diye kitleleri harekete geçirirsin; bir de bakmışsın kitleler genç
Mustafa Kemal posterleri ve laiklik talepleriyle milyonlar hâlinde
sokağa dökülmüş.
Burada potansiyel önderliğin kitlelere ne diyeceği önemlidir.
Sudan’da arabanın üzerine çıkan beyaz elbiseli başı açık kadın on
binlerce insana “Thowra!” (Devrim!) diye slogan attırdı ve “Kadının
yeri (evi değil) devrimdir!” diye bağırdı. Ona şöyle mi diyeceğiz:
“Öyle deme sakın! Sorun jeopoliktir. Amerikan emperyalizmi Çin’in
etkisini kırmak için Sudan’a baskı uyguluyor. Ömer El Beşir
Amerikan emperyal...