KİTAP okuma alışkanlığı, kişinin elindeki kitabı bitirdikten sonra ne okuyacağına karar vermesi, sıradaki kitabın hangisi olduğunu bilmesi demektir. Çocukluk ya da ilk gençlik yıllarında edinilen bir alışkanlıktır.
12 Eylül rejiminin sıkıyönetim ortamında, 1980-1986 yıllarında lisede ya da üniversitede okuyan, günümüzde 45-50 yaş aralığında olan kadın ve erkeklerin ortak özelliklerinden biri kitap okuma alışkanlığı edinmemiş olmalarıdır. Kitaba önem verirler, seçtikleri kitapları okumaya teşebbüs de ederler, fakat başladıkları kitabı bitiremezler, bitirseler de akıllarında bir şey kalmaz. İstisnalar genellikle mesleki okumalarla ilgilidir.
Eğlence ve vakit öldürme amaçlı okumayı bir yana bırakırsak, dünyayı ve hayatı anlamak için okumak kişinin kafasında yanıtlamak istediği bazı soruların önceden var olmasını gerektirir. Bu sorular da aile ve okul ortamlarında oluşur. Aile 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde evdeki kitapları termosifonda yakmışsa ya da Yaşar Kemal’in ve John Steinbeck’in kitaplarını tavsiye eden edebiyat öğretmeni komünist diye sürülmüş ya da meslekten atılmışsa böyle bir ortam oluşmaz.