Halkı örgütleyerek harekete geçirmeyi amaçlayan siyaset ile iktidarı halka ve uluslararası kuruluşlara şikâyet eden siyaset arasında dağlar kadar fark var. Alternatif arayan emperyal güçlere “Ben buradayım” mesajı vermek, bir yana; laiklik temelinde gericilikle mücadeleye kararlı halk kesimlerini örgütlemek, öte yana.
Bülent Ecevit’in 1970’lerin ikinci yarısında Milliyetçi Cephe Hükümeti’ne karşı verdiği mücadele halkı harekete geçirme çabasının bir örneğidir. 3 Haziran 1977’de yapılan Taksim mitinginde yüz binlerce insana şu sözlerle hitap etmişti: “Türk halkı bir kere bu düzeni değiştirmeye karar vermiştir. O karar noktasına gelen halk, ben duralasam dahi beni aşarak amacına erişir… Her türlü ayrıcalığı reddeden parti olduğumuz için biz, kırk bin zengini daha zengin eden değil, kırk milyon yurttaşımızı refaha kavuşturan bir düzen getireceğiz” (Cumhuriyet arşivi).