Avukatlık yapan hukuk doçenti arkadaşım kulağıma şu sözleri
fısıldadı: “Devlete karşı suçlar diye bir şey ortadan kalktı.
Davalarda gözlemim şu: Suç, eğer Parti’ye karşı ise
cezalandırılıyor.” Korkmuş gibiydi.
Böyle durumlarda hiç bozuntuya vermem. İçimde kımıldanan korkuyu
derinlere itip yok etmeyi öğreneli yıllar oldu. Gençliğimde
Çernişevskiy’nin Nasıl Yapmalı? romanındaki devrimci Rahmetov
karakterinden etkilenmiştim. İnatçı, kararlı, kusursuz
(mükemmeliyetçi), biraz çileci (asketik), kendine karşı acımasız
bir tiptir. İhtiyaç nedeniyle romanı şu sıralarda yeniden okumak
lazım.
Şaka bir yana, Saray’da yapılan atama töreniyle ilgili
haberleri okuyup resimleri görünce, içimdeki Rahmetov’a rağmen
biraz bozuldum. Ataması yapılan 1236 hâkim ve savcının arasında AKP
teşkilatlarında yöneticilik yapmış çok sayıda avukat varmış.
Farz edelim bir siyasî davada yargılanıyorsunuz, bir de
bakıyorsunuz hâkim AKP’nin eski Çorum İl Başkanı ya da Nevşehir
milletvekili adayı. Bu durumda, “Efendiler!” diye başlayıp Mustafa
Kemal’in Bursa Nutku’nu okumak dışında bir savunma yapabilir
misiniz?
Daha önce de yazdım, AKP dönemini Nazi Almanyası’yla kıyaslamaktan
nefret ediyorum. Bir kere Hitler ciddî bir adamdı; Versailles
Antlaşması’nın yarattığı yıkıntının içinden bir askerî/endüstriyel
yapı çıkarabilmiş, bütün Avrupa’yı kapsayacak emperyal bir devlet
sistemi tasarlayabilmişti. Ayrıca etrafında Martin Heidegger gibi
filozoflar, Albert Speer gibi entelektüeller, Carl Schmitt gibi
hukukçular, Hjalmar Schacht gibi “sihirbaz” maliyeciler, Erwin
Rommel ve Heinz Guderian gibi askerî dehalar vardı.
Yani Alma...