Kurucu Başkan’ın yeni rejiminde siyasî iktidarın söyledikleri ile yaptıkları arasındaki çelişki halkın gözünden kolayca kaçırılır. Söylediğinin tam tersini yapar ve sonuçları gizler. Ne yaptığını nereden bileceksiniz? Ne bir denetim mekanizması, ne de özgür/sorgulayan bir basın var. İktidarın söylediklerinden, yandaş medyanın yorumlarından çıkarsama yapmak durumundasınız. Marjinal kalan bağımsız medya içeriden haber alma imkânına sahip değil. Tahminlerle yetinmek zorunda.
Öte yanda siyasî iktidarın dışarıdan gelen baskılar karşısında direnme, topu başka yere atma şansı yok. “Ben bu durumu Meclis’teki partilere izah edemem” ya da “Bunu yaparsam sendikalar beni topa tutar, muhalif basın saldırıya geçer” diyemez. Hiçbir kurumun baskısını hissetmeyen, bütün yetki ve karar mekanizmalarını kendinde toplayan iktidar her türlü dış baskı ve şantaja açıktır. Devlet sorumluluğunu dağıtabileceği, paylaşabileceği bütün mekanizmaları yok etti. Ne tür angajmanlara girdiğini, nasıl tavizler verdiğini saklarken milleti uyuttuğunu, siyasî toplumu parmağında oynattığını sanır; halkı çocuk yerine koyarak siyaset yapmaya alışır. Bu da tehlikeli bir özgüvene ve telafisi olmayan hatalara yol açar. Ortadoğu diktatörlüklerine özgü böyle durumların sonu, Saddam örneğindeki gibi felaketli olur. Rejim değişti derken bunları kastediyoruz.
OPTİMİZASYON PROGRAMI?
İran ambargosuna karşı kameraların önünde ABD’ye mükemmel biçimde posta koydular. Eyvallah! Ama öte yanda Tüpraş, İran’dan petrol alımını azaltıyor. “Neden azaltıyorsun?” diye soruyorlar. Tüpraş cevap veriyor: “Yaptırımlara ilişkin ‘Wind Down’ (Türkçesi: giderek ya...