Krizin şiddet derecesine göre bu kestirme yollar kısa ya da uzun vadede tükendikçe farklı yolları denemeye, giderek devrimcileşmeye başlarlar. Bu örüntü neredeyse bütün devrim süreçlerinde kitlelerin içinden geçtikleri ruh hâllerini yansıtır.
Bu sürecin başlangıcında boş ya da imal edilmiş umutlar etkili olur. Zor durumda kalan insanların gözleri görmek istediklerini arar ve bulur. Bütün krizlerin başlangıcında bir umut bolluğuna rastlanır. Çünkü her türlü sahte umut insanlara yön vermek için piyasaya sürülür. Hiç olmayacak insanlar ve düşünce tarzları renkli umutlar yaratır.
Okurlardan birisi yazdığı mektupta soruyor: “Sizce İmamoğlu gerçekten inanmış bir Müslüman olamaz mı?” Elbette olabilir. İnanmış bir Şintoist, Budist ya da Ortodoks Hıristiyan da olabilir. Olabilir de bundan bize ne? Oy almak için inancı istismar etmedikçe, kameraların önünde Yasin-i Şerif okuyup kitle mitingini imam dualarıyla açmadıkça neye inanırsa inansın…