Seksen iki yıllık İller Bankası binasının enkazını ayaklar altına almış muzaffer bir tebessümle poz veriyor. Hemen arkasında hayalet gibi bir cami yükseliyor. Ankara Belediye Başkanı’nın tarihe bir ibret belgesi olarak geçen fotoğrafını görünce Sayın Cumhurbaşkanı’nın aylar önce yaptığı özeleştiriyi hatırladım.
Şöyle demişti: “Ülkemizin geçtiğimiz on dört yılda yaşadığı dönüşümün en zayıf halkalarını eğitim ve kültür oluşturuyor. Bu konuda fevkalade müteessirim... Bu bir özeleştiridir.” (Milliyet, 09. 02. 17)
Sayın Erdoğan’da “teessür” uyandıran bu duruma aslında ne kadar sevinsek azdır. Demek ki on dört yıl boyunca devletin bütün imkânlarını kullanarak ellerinden geleni yaptılar fakat insanlık kültürünü kendi beğenilerinin sınırlarına kadar daraltmayı başaramadılar. Yaptıkları kültür devrimi Cumhuriyet döneminin anıtsal yapılarını yıkmakla ya da yıkmayı tasarlamakla, yerlerine cami dikmekle sınırlı kaldı. Fakat kendileri kültürümüzün gelişmesine önem verdiklerini söylüyorlar, “Geleneksel sanatlarımızı ihya etme, bunları daha ileriye taşıma konusunda çalışmalıyız,” diyorlar.