Daha ne kadar tekrarlamam gerekiyor, bilmiyorum. “Söyleye söyleye dilime tüy bitti” derler ya, aynen o durumdayım!
Buna rağmen tekrarlayacağım ki, biz Selçuklusu, Osmanlı’sı, Türkiye Cumhuriyeti’yle aynı devlet, aynı milletiz!
Hatta çok daha önceki asırlar var: Çin yıllıklarında Türklerin “Hiung Nung” (Hiung Nun)adıyla ilk anıldığı tarih M.Ö. 2356’dır. M.Ö. 220’de Türk kavimleri birleşmiş, Orta Asya’da Büyük Hun Devleti doğmuştur.
Sonra Göktürkler (552 – 745), Uygurlar (742 – 840), Hazarlar (468 – 965), Gazneliler (961 – 1187), Karahanlılar (840 – 1212), Büyük Selçuklu Devleti (1038 – 1157), Hârizmşahlar (Harzemşahlar) Devleti (1097 – 1230), Anadolu Selçukluları (1075 – 1308), Altın Orda (Altın Ordu) Devleti (1227 – 1502), Bâbur Devleti (1504 – 1858), Karakoyunlular (1380 – 1469), Akkoyunlular (1378 – 1508), nihayet Osmanlı Devleti (1299 – 1923) ve Türkiye Cumhuriyeti (1923-ölümsüz) tarih sahnesine çıkmıştır.
Bu millet hiç devletsiz kalmamıştır. Düştüğü yerde kalkmış, dirilmiş, sancağını dikmiş, altında toplanmış ve yeni oluşumlara vücut vermiştir. Bu çok büyük bir maharet ve mazhariyettir. Buna rağmen kendimizi küçümsüyor, kendi kendimizi kötülüyoruz. Özellikle de Osmanlı ve Cumhuriyet arasında bocalayıp duruyoruz.