Bazılarına göre kadın, “dekolte”si ölçüsünde “cesur”, modaya uyumu ölçüsünde “güzel”, erkeklerle yarıştığı ölçüde “modern”, kariyeri ölçüsünde “başarılı”dır…
Kriterler Batı’dan alınmıştır ve tümü maddidir: “Kadın-erkek rekabeti”ne yol açar! Rekabet tartışmaya, tartışma çatışmaya, çatışma ise kadın mağduriyetine çıkar.
Nitekim son yılların çok konuşulan konularından biri, “kadına şiddet”tir! Bu olgu, kadını yanlış tanımlamayla ve aile yapımıza uygun düşmeyen misyonlar yüklemeyle ilgili olabilir.
Bizim geleneksel yapımızda kadının “cesaret”i tesettüründe, güzelliği sadakatinde, başarısı “yuvayı dişi kuş yapar” kuralınca, aileye kol-kanat germesinde ve bir arada tutmasındadır.
Yani Osmanlı ailesi çocuk yetiştirmek üzere kurumlaşmıştır. Bu o kadar önemli bir “görev”dir ki, toplumun sağlam temeller üzerine inşasını sağlar.