Benim çocukluğumda da Türkiye, şimdiki gibi zıtlaşmalar, farklılaşmalar, kutuplaşmalar, inatlaşmalar dünyasıydı. Yine de beni en çok okul ile aile arasında kalmak incitiyordu. Okulda öğretilenler başka, anne babamın öğrettikleri başkaydı. Biri Mersin’e, diğeri tersine! Ama acaba hangisi tersine gidiyordu? Tam bir “değerler karmaşası” yaşıyordum…
“Karmaşa” yer yer “zıtlaşma”ya dönüşüyordu:
“Ya Atatürk, ya Vahideddin!”
“Ya Cumhuriyet, ya hilafet!”
“Ya dünya, ya ahiret!”
“Ya Herru, ya Merru!”