Osmanlı Devleti, Merv ve Mahan bölgelerinden Anadolu’ya gelen Oğuzların Bozok kolunun Kayı Boyu’nun Karakeçili Aşireti tarafından kuruldu. Anadolu’ya gelişte, aşiret, Gündüz Alp tarafından yönetiliyordu. Gündüz Alp öldüğünde yerine Ertuğrul (Gazi) geçti. Ertuğrul’un Sungur Tekin ve Gündoğdu isimli iki ağabeyi ile Dündar isimli bir kardeşi vardı.
Göç devam ederken, Gündoğdu ile Sungur Tekin, Aşireti yöneten kardeşleri Ertuğrul’a gelip yakınmaya başladılar. Bu göç fazla uzamıştı. Moğolların korkusundan terk etmek zorunda kaldıkları eski topraklarına dönüp hayvancılık ve çiftçilik yaparak ömürlerini tamamlamak istiyorlardı.
“Bu meçhul yolda helâk olduğumuz yeter, büsbütün yitmeden ata yurdumuza dönmeliyiz” dediler. Oysa Ertuğrul, Ahi Evran’ın ve Ahmed Yesevi’nin dervişlerinden öğrendiği ebediyet sırrına kilitlenmişti: “Deryayı (denizi) geçeceğiz ve devlet olacağız!” diyordu.
Amacını tekrarlayınca, ağabeylerinin şiddetli itirazıyla karşılaştı:
“Derya derya diye tutturursun, lâkin suyu tuzludur, ne hayvan içebilir, ne insan; hattâ o su ile ekin bile sulanamaz, kurutur. Buna rağmen deryayı geçip ne yapacaksın?”
Ağabeylerinin ufku hayvancılık ve çiftçilikle sınırlıydı. Ertuğrul’un ufkunda ise devlet vardı...