Bu bakımdan, yakın tarihle alışageldiğimiz “övgü” ya da “sövgü“ dışında, gerçekleri arayış cehdiyle ilgilenen tarihçi, mayın tarlasında yürümeyi göze almak mecburiyetindedir.
Bunları hiçbir ard niyet, peşin hüküm taşımadan ve halkın yönetime katılması bağlamında, içi demokrasi ile doldurulmuş bir cumhuriyete asla alternatif aramadan tüm samimiyetimle ve ciddiyetimle söylüyorum:.
Yâni, mayın tarlasında yürüdüğümü bile bile bu yazıyı kaleme alıyorum. Çünkü kalem yazmak zorundadır! Yoksa bilgi vicdanı rahatsız eder!
Birileri istediği kadar aksini söylesin, dilediği kadar “Aslında eleştirmek ve tartışmak yasak değil de, hakaret etmek yasak” şeklinde bir yaklaşımla yasaklara ve yasakçılığa “kılıf” bulmaya çalışsın, olmuyor: