Önceki günden devam edelim. Şimdi sıra Du Loir’da: Yıllarca incelediği toplumsal yapımızı bize şöyle anlatıyor:
“Hıristiyan memleketlerinde pek yaygın olan küfürbazlık, öfke ve intikam hissi Türklerde yoktur. Çünkü bunlar içki ve kumarın kışkırttığı alışkanlıklardır. Osmanlılar için içki ve kumar da meçhuldür. Sokaklarında da evlerinde de hiçbir küfür sözü işitilmez. Bunun yüzümüzü kızartacak ve bizi hayrete düşürecek tarafı ise, Osmanlıların yalnız ağızlarında değil, lisanlarında da küfür kelimelerinin bulunmayışıdır. Onlar yalnız ‘Vallâhi’ şeklinde Allâh’a yemin ederler.”
Du Loir haklı: Osmanlıların hayreti bile zikirdi. Şimdi olduğu gibi “Vaaaav yaaaa” diye Amerikan kırması çığlıklar atılmazdı. Hayretlerini “Allah Allah”, Fesübhanallah”, “La İlahe İllallah”, “Tövbe estağfurullah” gibi kelimelerle ifade ederlerdi.
Sakınmak istediklerinde “Neuzubillah” çeker, her işe “Bismillah” ile başlarlardı. Öfkelenmeleri halinde “Ya sabır” der, haksızlığa uğramaları karşısında “Hasbünallâhü ve ni’mel-vekîl!” diyerek Allah’ı kendilerine “vekil” ederlerdi.
Tekke ve zâviyelerin duvarlarında teselli edici levhalar asılıydı: