Gerek bizim temel kaynaklarımızda anlatılanlara, gerekse Batılı gezginlerin şehadetlerine bakılırsa, biz eskiden “dosdoğru” Müslümanlardık!
Yürek pusulamız kıbleyi gösterir, Peygamber Efendimiz gibi yaşamaya çalışırdık.
Bir işi yapmadan önce sorgulardık: “Dinen ve kanunen meşru mu, gayrimeşru mu? Günah mı, sevap mı, müstahap mı? Yasak mı, serbest mi?”
“Günah”tan, “şüphe”den ve “yasak”tan uzak dururduk…
Batılılaşma serüvenimizle birlikte her şey birbirine girdi. Şuurumuz alabora oldu. Yürek pusulamızın ayarı bozuldu. Kadim kültürümüzle, üzerimize monte edilen batı kültürü arasında sıkışıp kaldık.