“Aşk nakdi bir hazînedir ona yoktur zevâl,
Mâlik olan Avniyâ, bir gence gencûr istemez.” (Avnî-Fâtih)
Şiirlerinde “Avnî” mahlasını kullanan İstanbul fatihi diyor ki: “Ey Avnî! Aşk, yok olmayan ve tükenmeyen bir hazinedir/ Ona sahip olan başka hiç bir hâzinenin; sahibi olmak istemez!”.
Anlaşılıyor ki, Allah aşkı, Fâtih’in dünyasında bitmez tükenmez tek hazinedir. O aşka “giriftar” olan, padişahlığa onu tercih eder.
Nitekim kendini padişahlıkta değil, Ak Hoca’nın dergâhında arıyor. Lisan-ı münasiple kovuluyor, fakat yine gidiyor. Bir defasında, şeyhinin huzuruna çıkıp, “Padişahluk ayruk bana bârdır (yüktür), beni halvete koyup (dersine alıp) irşad eyle” demek suretiyle dervişliği padişahlığa tercih ettiğini belirtiyor; Allah’a “kul” olmayı her türlü dünya nimetine, sefaya tercih edebiliyor.