Doğu Karadeniz’in şirin bir sahil köyünde dünyaya geldim. Köyden ilçeye ilk gittiğimde sanırım beş yaşındaydım. İlk radyoyu o yaşlarda gördüm. Konsol büyüklüğünde bir şeydi. Büyük olmasına büyüktü, ama onca insanın içine nasıl sığdığı konusunda hayretler içinde kaldığımı hatırlıyorum…
Sonra radyo köyümüze geldi. Hamdi Usta (ahşap gemi ustasıydı, aynı zamanda köy doktoru gibiydi, iğne yapar, diş çekerdi, ama kimseden tek kuruş almazdı) paraya kıyıp almıştı. Köyün iki katlı tek evi de zaten onun eviydi. Üstelik tuğladan yapılmıştı (meselâ bizim ev konak kıvamında...