Gururun en etkin ilacı, ölüm düşüncesidir. Bu bakımdan ölümün sık sık hatırlanması, anılması ve mezarlıkların ziyaret edilmesi önerilmiştir (Peygamber buyruğu).
Ölümü sık yâd etmek, sadece gururu kırmaz, aynı zamanda hayatın kıymetini de öğretir. Sayılı günlerin daha doğru yaşanmasına sebep olur.
Biliyorsunuz Hz. Ömer, kendisine her sabah ölümü hatırlatması için kendi kesesinden bir adam tutmuştu. Görevi, her sabah kapısına gelip, “Ya Ömer, ölümü unutma” derdi. Ölüm düşüncesiyle gururdan sakınırdı.
Bu durum Hz. Ömer’in saçlarına ak düşene kadar sürdü. Bunu fark ettiği gün, “Saçlarıma düşen aklar, ölümü zaten yeteri kadar hatırlatıyor” diyerek, adamın işine son verdi (benim saçlarımda siyah kalmayalı çok oldu şükür).
Bir de Şam Orduları Komutanı Ebû Ubeyde bin Cerrâh’ın bazı yanlışlarını düzeltmek üzere, “Halife” sıfatıyla Şam’a gelişi var Hz. Ömer’in…
Hazret-i Ömer, Şam yakınlarına ulaştı. Fakat koskoca Halîfe’nin iki devesi olmadığı için, yol boyunca, kölesiyle nöbetleşe deveye binmişlerdi. Bir dereye ulaştılar. Deveye binme sırası köleye geldi. Derenin öteki kıyısında ise Ebû Ubeyde bin Cerrâh tarafından toplanmış bir kalabalık bekliyordu. Halife’yi karşılamaya gelmişlerdi.