“Yeryüzünde sadece Türk çocuklarının bayramı var, çocuklar!”
Başöğretmenim (o tarihte ilkokul müdürlerine “Başöğretmen” deniyordu) Hikmet Bey böyle söyledikçe, ben “Avrupalı, Amerikalı yaşıtlarımın bayramı yok” diye acırdım. Karınları toktu belki, ama bayramları yoktu; bizim karnımız açtı, ama bayramımız vardı!
Neden sonra pek çok ülkede “çocuk şenliği” olduğunu öğrendim. Anladım ki, koskoca başöğretmenimi de kandırmışlardı.
İlkokul çağında hayat zaten “şiir gibi” yaşanır, ama milli bayramlarda cebren ezberletilen uyduruk şiirler, “şiir gibi” hayatımızın ahengini bozardı!
Neden derseniz, bayramlarda disiplin zirveye çıkar, bağıra-çığıra sıraya sokulurduk. Büyüklerin bitmez tükenmez nutukları “cebren ve hile ile” dinletilirdi. Onlar çok konuşur, biz çok üşürdük!